İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kudüs’ün Arslanları

Prof. Dr. Beynun AKYAVAŞ Hocanın bir kitabında okumuştum.
Birgün adice -ne yazık ki adilce değil- sürüldükleri sürgünden dönen bir Osmanlı Sultanının kızını ziyarete gitmişler.
Koskoca Osmanlı mülkünün sahipleri fakr ü zaruret içerisindedirler ve gelen misafire ikram edecek yiyecek, içeceğe dahi muhtaçtırlar.
Sultan hanım kendi kızına “Arslanım!” diye seslenerek bir iş buyurmuş.
Hanım sultan hoca ve arkadaşlarının yüz ifadelerinden anlamış olacak ki durumu açıklamış.
“Biz Osmanlı Hanedanının erkek çocuklarına dediğimiz gibi hanım sultanlara da “Arslanım” diye hitap ederiz.”
Arslanın kardeşi de arslan olur elbet… Dişisi de Kudüs için Arslan büyütür…

Alparslan, Kılınç Arslan ve nice Osmanlı Arslanları Haçlılara karşı koydu.
Okuyarak idrak edememiş olacağım ki Kudüs’e gidince anladım Türk tarihi Kudüs’ten ibaretmiş.
Kudüs, Türklerin tarih sahnesinde dirilik sebebiymiş.
Haçlıyı ısrarla Anadoluya doğru çeken saik Anadolunun Kudüs yolu üzerinde bir köprü oluşudur.
Köprünün başında ise Deli Dumrul’un soyundan bir millet.

Türk’ü Türk tutan Kudüs’tür. Hazret-i Resulün miracına şahitlik etmiş Roma’dan kalma taşları dahi muhabbetle kucaklar Türk.
Medine-yi Münevvere, Mekke-yi Mükerreme muhabbeti ne ise Hazret-i Resulün Miraçlarının delili olarak tasvir ettikleri bu Uzak Mescide mubbeti odur Türkün.
Buranın bekçiliğini kendilerine tarihi bir görev addetmiş buluverir bu çetin coğrafyada. Türkü iri ve diri tutan bitmeyen bir görevdir Kudüs Bekçiliği.
Biz Kudüs’ün bekçileri bu topraklarda Selahaddin ve Kılınç Arslanlar yetiştiriyoruz.
Bu güfte daha çok makamda bestelenecek ve daha çok sanatçı icra edecek bu şarkıyı…

Bekle Kudüs yavuz pazulu ve yavuz yürekli çocukların gönlüne seni ektik. Ha bitti ha bitecek…

Mustafa KAYIHAN
28.04.2017
Ankara

Yorumlar kapatıldı.