Cihanda çok elem, çok acı duydum, Tatmadım zevkini hiç şu hayatın; İçtim zehrini hem de yudum yudum, Bir ömrü zarın, bir ömrü bedbahtın. Nasipsiz değilim…
Mustafa KAYIHAN
Aşıklar semtine yolun düşerse Bunlar divane mi deyip de geçme Bade keşanı aşk mesti kevserse Saik meyhane mi deyip de geçme Aşkın serabını bulsam cennette…
Vihrabı hüsnünde sevdayı gördüm Zevki hirammda edayı gördüm Miratı vechinde Hüdayı gördüm Aşıkı cemalim, lem-yezel bende Sermesti sevdayım, her güzel bende Enisi kalbinsin, refiki cansın…
Vücutta nuru baka var, güneşde nuru hayat Bakayı fehm edemezdik biz olmasaydı memat Fezayı namütenahiyi almaz aklı beşer Sığar mı çevrei idrake sırrı mevcudat.
Etmezsen eğer işleri sen ehline tevdi Bizler hapı yuttuk demek artık bu düzende Mefluç bırakırsan yine erbabı kemali Taksir arama gayri düzende düzülende.
Rüknü devlet muttasıf olmak gerektir daima İlm ile irfan ile iman ile vicdan ile Olmamışsan behredar evsafı mezkureyle sen Kimse etmez itibar ağzınla kuş tutsan…
Sarsam seni da haşre kadar ince belinden İçsem ne olur badei sevdayı elinden öpsem o güzel saçlarının yosma telinden Aguşu garamın ebedi metfenim olsun ölsem…
Hasta yatağımın kefen rengine Bulanıp gitmişim pür-hüznü elem Yıldızları soluk, güneşi fersiz Böyle bir alemdi, göçdüğüm âlem. Her şey bir sükunu makber içinde Benizler solmuştu…
Hakiki ilme vakıf medhe bezli itibar etmez Liyakatsiz olanlar hoşlanır medh ü sitayişten.
İdarede üstad olduğun kadar Hazır cevaplıkta da bir hızırsm Cismi Kemalde sen bir sıfır değil Ziri gerindeki iki sıfırsın.