İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sigorta Kervanı




Hey dostlar, bizim de kervanımız var

Şehirden şehire konar gideriz

“Davas” ilinden bir İhsanımız var

Meclisten meclise uçar gideriz.

Kervanın önünde bir şahsı Zeki

Boyu tavil amma tilki mi tilki

Emrine bend etmiş koca bir milki

Elinde sim ziller çalarak gider.

Kervanın ışığı: ”Nur” ile “Ziya”

Arkadan müritler gelirler yaya

Kimi cehren eder hayrile dua

Kimi içden homurdanarak gider.

Kervanın içinde Evliya da var

Kimini şad eder, kimini çarpar

Sözüme “Burhan”dır “Haki” tarümar

Güveni olmayan kaçarak gider.

Bazı postnişinler değişir sık sık

Kimi güler yüzlü, kimisİ asık

Gel bu muammanın sen içinden çık

İhvan sebebini sorarak gider.

Tan yerinden doğan “Subhi” kazipmiş

“Reşid”i cah memnu meyvayı yemiş

Onu da nakavtla desti “Nur” yenmiş

Bu da günlerini sayarak gider.

Bu dergahta zahir bir garip hal var

Eyvanına sinmiş zilli “Kemal” var

Hem yari “Şefik” hem dostu seyyal var

Encamdan encama dalarak gider.

Umumi gidişi “Bedi”i zaman

Beğenmeyip açmış livayı isyan

“Said”i nevcahla “Hayri”i devran

Birbirine pala çalarak gider.

Sağnaklar içinde bir yeni kaptan

Dümen tutmağa çapalar biderman

Gemiyi tahlise artık yok imkan

Yel katmış önüne kovarak gider.

Dergahı cedidde bir şeyhi “İrfan”

Müridanla yürür pür şeref, pür şan

Onu da yıkarsa fitnei devran

Çehrei zamana kusarak gider.

Nevzuhur bir necmi Vedad, ur-as, der:

İnhisara artık bizlerden pas, der

“İstemezük” böyle paslı miras, der

Hükmü zamana tas atarak gider.

Bu kervanda daha nicelerim var

Hem yükseklerim hem cücelerim var

Gündüzü olmayan gecelerim var

Hepsi post peşinde koşarak gider.

Kes artık bu sözü, uzadı durdu

Herkes bu mesleğin bak olmuş kurdu

Tanrım kurtarırsa bunlardan yurdu

Kervan mevridine sakarak gider.