İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kamuoyu diplomasisi nazarından Türkiye: Kendini kedi sanan Aslan

Kamu diplomasisi diğer ülke kamuoyunu kendi ülken lehine etkileme üzerine kuruludur.

Türk’ün hilafet liderliğine alışmış Şark ile tarihini Müslüman Türk’e düşmanlık ve kendi mantalitesince Kudüs üzerindeki bir uru temizlemek üzere geçirmiş Garbın kamuoyu aynı tepkiye mi sahiptir?

Birisi için ürettiğin söz ve metayı diğerinde de satmağa çalışmak “Müslüman mahallesinde salyangoz satmaktan” başka nedir? Ürettiğin kitabı ya da filmi şarkın bir medresesi İslamî ölçülere göre müstehcen buluyorsa hedeflediğin kamuoyu Şarkın kamuyu değildir.

Bu durum “ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz” darb-ı meselinin hatırlattığınca böyledir.

Dünya kendini Yahudi’nin koşer hassasiyetine göre ayarlamışken senin helal ölçünü kale almıyorsa başkasına değil evvela aynaya bakmalısın.

Zira kendine göstermediğin saygıyı başkasından beklemenin bir anlamı yoktur.

Bir benzetme ile “kendini kedi sanan aslan” gibi davrandığımız sürece ne Şarkın kamuoyu bize tabi olacak ne de Garbınki saygı duyacaktır.
Batı treninin lokomatifi durumundaki Papalığın Doğudaki mütekabili kimdir? Yok.

Bu soruya muhatap bir millet olarak arkamızda biri varmış gibi saf saf bakınmanın bir manası yoktur.

Doğu da Batı da Türkün kumaşının neyden kesildiğini bilmektedir.

Taklidi bir yana bırakıp asıla bir an önce dönmeli ve dinozorları tarihe gömüp petrol olmaları için de tez davranmalıdır.

Zira her zaman bir Çelebi Mehmed gelmez.

Mustafa KAYIHAN
09.05.2017
Ankara

Yorumlar kapatıldı.