İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ankara Cebeci Bit Pazarında Bulduğum Cumhuriyetin İlk Yıllarını Anlatan Yayımlanmamış Şiir Kitabı: H.M.Y. DİVANI

Yıl 2015, fırsat bulunca cumartesi ve pazar günleri açılan cebeci bit pazarına uğrar ve türlü türlü eski eşyanın satıldığı tezgahlardaki kitapları önce hızlıca tarar sonra başa döner ve “buradan bir şey çıkabilir” diye akıl defterime not ettiğim tezgâhları daha ayrıntılı incelerdim. Birgün yine amonyak kokan o alt geçidi mümkün olduğu kadar az nefes alarak geçmenin gayreti ile neredeyse koşar adımlarla geçip ilk araya daldım.

Birkaç tezgâh sonra eski olduğu anlaşılan bir defter dikkatimi çekti. Defter gibi fakat yıpranmış saman kâğıttan mamul bir şey. Cebeci Bit pazarında kalınca kitaplar 3-5 lira, ince sayılacaklar ise 1 liradan satılıyordu. Defteri elime alınca hemen anladım ki bu bir şiir kitabının yazar tarafından daktilo edilmiş hali. Üzerinde şairin kurşun kalemle yaptığı düzeltmeler vardı ve kitap şöyle başlıyordu: “H.M.Y. benim adım / Bu nüshayı yazan benim” kısaltarak verdiğim kısımda şairin adı uzun şekilde yazıyor tabi fakat ben şimdilik vermek istemiyorum. Sebebini yazının ilerleyen bölümlerinde peyderpey anlatacağım.

Evet, kitaba bir başlık konulmamıştı. Tezgahtarla tek kelime etmeden 1 TL’yi uzattım ve diğer tezgahlara bakmaya devam ettim. Aklımda şu soru vardı: Bu nüsha kitap haline getirilmiş yani matbaada çoğaltılmış mı yoksa tek nüsha olarak mı kalmış? Bunu anlamam için eve gidip bir literatür taraması yapmam gerekiyordu. Tezgâhları dolaşıp her zamankinden daha hızlı bir şekilde eve geçtim. İsmi ve şiirlerden bazılarını yazdım, herhangi bir kayda rastlayamadım.

Kitabın şairi de edebiyat aleminden değil hiç beklemediğim bir alandan bir isimdi. Cumhuriyetin ilk yıllarında önemli görevlerde bulunmuş, kendi sektöründe kitaplar yazmış ve hatta Türkiye’de kendi sektörünün ilki diyebileceğimiz bir vazifeyi üstlenmiş bir yönetici. Bazı kitaplarda ve antika kartlarında ismi geçiyor fakat başka hiçbir yerde ne bir biyografisi var ne de hayatı hakkında ufak tefek yazı.

Bir taraftan şiirlerden aldığım beyitlerle kitap basılmış mı sorusuna cevap ararken diğer taraftan kitabın varislerini bulmaya çalışıyorum. Tamamen bu işe yoğunlaştım diyemem ama bir yıl kadar dipnotlardan, gazete ilanlarından ve ulaşabileceğim her türlü kayıttan H.M.Y.’nin varislerini aradım. Derken dönemin gazetelerinden birinde H.M.Y.’nin de adının geçtiği bir vefat ilanı buldum. Burada geçen diğer kardeşlerin varisleri olabilir diye bu isimler üzerinden araştırmamı genişlettim.

Nihayet bu isimlerden birinin torunu olduğunu zannettiğim, günümüzde önemli uluslararası kuruluşların birinde yönetici olan bir kişinin ismine ulaştım. Bu kişiye eğer kendisi değilse peşinen özür dilediğimi fakat elimde bir şiir kitabı bulunduğunu, bu kitabın büyük amcalarından birinin asıl ve tek nüsha kitabı olabileceğini e-posta yoluyla ilettim.
Gün boyu bir cevap gelmeyince onun olmadığına kanaat getirmiştim ki akşam saatlerinde bir e-posta aldım. E-postada “Mustafa Bey, ben böyle bir kitap hatırlamıyorum fakat 80 yaşındaki babama sordum, o da amcasının şiirler yazdığını bildiğini fakat basılmış bir eseri olduğunu hatırlamadığını” söyledi. Babam çok duygulandı. Ankara’ya geldiğimde yüz yüze görüşmek isterim.” yazıyordu.

Ben bu arada şiir kitabını klavye etmiştim. Birkaç ay sonra yine böyle bir Ramazan günü bu üst düzey yönetici beni evine davet etti. Ben de icabet ettim. Yanımda şiir kitabının asıl tek nüshasını da götürdüm. Eşi de yönetici olan aile beni saygılı bir şekilde ağırladılar. Kendilerine ulaşmış olmama duydukları hayret, bir yılı aşkın araştırma sürecini anlatmamdan sonra iki katına çıktı. Bir dedektif gibi bizi bulmanıza hayret ettik, diyerek teşekkür ettiler.

Ben kitabın serüvenini anlatarak soyadlarını taşıdıkları için asıl nüshayı kendilerine hediye etmek istediğimi fakat eserin tamamen yayımlanmaması durumunda harcamış olduğum emek dolayısı ile kendi telif hakkımı da saklı tuttuğumu ifade ettim. Kitabın bazı bölümlerindeki ifadeler, muhatap olduğum yöneticileri zor duruma sokabilirdi. Bu sebeple hem şairin hem de kişilerin adlarını vermeden kitabı peyderpey yayımlayacağım. Zira bu kadar yıl geçti hala eser basılmış değil.
H.M.Y. Cumhuriyet devrinin aydın ve yönetici kitlesinin bütün buhranını bünyesinde taşıyan birisiymiş. Kitabı okudukça düştüğü ikilemleri, yaşadığı buhranları ve en acısı zevk ü sefa içerisinde geçirilen yıllardan sonra Guraba hastanesindeki yalnızlığını müşahede ettim.

Şiirlerini kendisi de tatmin edici bulmayarak öz eleştirisini yer yer yapmış. Kimi zaman Divan edebiyatı tarzında kimi zaman da hece ile şiirleri yazmış. Aşk, eleştiri, sosyal hayat gibi konularda yazmış ama en ilgi çekici olan devrin siyasileriyle ilgili yazdıkları. Bunları öncelikli olarak yayımlayacağım. Başka yazılara da bir şeyler bırakarak H.M.Y’nin İsmet İnönü ile ilgili yazdığı şu şiiri okuyucuya arz ediyorum:

Sağır Sultan Merhaba!

Atam ile bu millet
Etti daim itila;
Şimdi düştük, ne hikmet?
Sağır Sultan merhaba!

Ulu Atam nerdesin,
Duyulmuyor gür sesin?
İşi demek herkesin:
Sağır Sultan merhaba!

Yad eden yok mazimi,
Sivas, İzmir, Gazimi;
Faşist misin, Nazi mi?
Sağır sultan merhaba!

Hükumet de devlet de
Acizlerin elinde;
Yok mu çare bu derde?
Sağır Sultan merhaba!

Gör şu bozuk gidişi,
Yok namuslu tek kişi;
Hadım çeker iğdişi,
Sağır Sultan merhaba!

Battı balık yan gider,
Oldu herkes derbeder,
Gece gündüz millet der:
Sağır Sultan merhaba!

Ne yorgan var ne aba,
Ne bağ kaldı ne çapa,
Bu iş gelmez kitaba,
Sağır Sultan merhaba!

Merhamet kıl ey Rezzak,
Ne kömür var ne erzak,
Hakkımız var bağırsak:
Sağır Sultan merhaba!

Vücutlarda bir dirhem
Et kalmadı der isem,
İnan buna hey sersem,
Sağır Sultan merhaba!

İrtikâpla irtişa,
Dumanı çıktı arşa,
Biz ölelim sen yaşa,
Sağır Sultan merhaba!

Emret, şu ihtikarın
Ölüm ağzı kapansın,
Bağırıyor er, kadın:
Sağır Sultan merhaba!

Vekil, erkân hepsi bir,
İş üstünde birleşir,
Cem-i nukut gayedir,
Sağır Sultan merhaba!

Ne hoca var ne mektep,
Ne ar kaldı ne edep,
İşi güden bir merkep,
Sağır Sultan merhaba!

Nefianın işleri
Gider soldan hep geri,
Yok vekilin değeri,
Sağır Sultan merhaba!

Vekalet-i Ticaret
Bir menba-ı hacalet,
İşe hâkim şakavet
Ssğır Sultan merhaba!

İktisatta şu Sirmen
Olur mu hiçbir dümen?
Bunu bilir har-ı men,
Sağır Sultan merhaba!

Fuat Ağralı yoldaş,
Mâliyede demirbaş,
Ne kumaştır ne kumaş,
Sağır Sultan merhaba!

At erkan-ı sakimi,
Yok bir tek müstakimi
Ne tutarsın akimi?
Sağır sultan merhaba!

Hızır Sultan gel yetiş,
Sana kaldı bütün iş,
Yoksa fena bu gidiş,
Sağır Sultan merhaba!
H.M.Y.

Devamı gelecek.
Selam ve dua ile.

Mustafa KAYIHAN
18.03.2024
Aktau-Kazakistan

Yorumlar kapatıldı.