İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

“Ananın sevdiğini baba sever, babanın sevdiğini oba sever.” Cerid Yörüklerinde Bir Atasözü

Rahmetli annemden duyardım bu atasözünü: “Ananın sevdiğini baba sever, babanın sevdiğini oba sever.” Türk Dil Kurumunun Atasözleri ve Deyimler Sözlüğünde “ahali” anlamında “el”in karşılığı olarak “oba” kelimesi verilmiş. Derleme Sözlüğünde ise “yabancı” anlamı yörüklerin iskan olduğu şehir ve köylerde kayda alınmış. Köyümde hem ahali hem de yabancı anlamında kullanılıyor hâlâ. Bağlamın “çocukları ya da çocuklardan hangisini sevmek” ile ilgili olduğunu baştan belirteyim. İş böyle olunca “Ananın çocuklarını ya da çocuklardan birini sevmesi, babanın da bu çocuğu sevmesi dolayısıyla ana ve babasının sevgisine mahzar olan evlada toplumun teveccüh göstermesi” mevzusudur bahsimiz.

Yakın zamanlarda okuduğum bir psikoloji kitabında insanın çocukken gördüğü muamelenin büyüdüğünde çevresine nasıl yansıttığından bahsediyordu. Çocuğuna aşırı düşkün anneler, umursamayan anneler, baskın karakterli anneler ya da babalar bütün bu karakterlerin çocuk üzerindeki yansımaları büyüdüğünde görülüyormuş. Bu yansımalar ya aynıyla ya da zıddı ile tezahür ediyormuş. Ne mi demek istiyorum? Otoriter bir annenin yetiştirdiği bir erkek ya da kız, kendine eş seçerken genellikle ya otoriter bir eş seçerek eşinde annesini arıyor ya da annenin tavrına isyan ederek geçim ehli birini seçiyor hayat arkadaşı olarak. Bir başka durum var ki düşman başına! Kız ya da erkek annesinde gördüğü baskıcı, mükemmeliyetçi vb. karakterin aynısından bir eş seçiyor ve anneden alamadığı öcü eşinden alıyor. Kitaptan anladığım kadarı ile kişi bunu gayriihtiyari yapıyor. Bu kitabı okuduğumda Hz. Yunus Emre’nin “İlim, ilim bilmektir / İlim, kendin bilmektir / Sen kendini bilmezsin / Bu nice okumaktadır” sözünü daha iyi anladım.

Evet, “Ananın sevdiğini baba sever, babanın sevdiğin oba sever.” Burada bir kavramı daha açıklarsak bu zincirleme sevginin “telkin bölümünü” daha iyi anlamış oluruz. Anadolu’da bir tabir vardır: “gece hocası”. Kocanın karısı için söylenir bu söz. İster otoriter bir kimliğiniz olsun, isterse “geçim ehli” olun aynı yastığa baş koyuyorsanız “gece hocanız” sizi okutur. Hem de cuma günü hutbede hoca efendinin cemaati uyutarak okuduğu gibi bir hitapla…

Güney Amerika’da bir ülkede diktatörün oğlu babasına karşı ihtilal yapmış. O ülkedeki CIA ajanı merkezine şu telgrafı gönderiyor: “Diktatörün oğlu babasına karşı ihtilal yaptı. İşin iyi tarafı fikirlerini kendinin zannediyor.” Siz burada diktatörün oğlunun yerine “kocayı”, CIA ajanının yerine “karıyı” koyun. Zavallı erkek çevresine karşı taşıdığı fikirleri kendinin zanneder.

Evladını bir baba seviyor ya da sevmiyorsa burada bir “gece hocası” okuması vardır. Kendimle çelişecek olsam da bir ikilem cümlesini yazmadan geçemeyeceğim: “Genellemeler genellikle yanlıştır; bu da bir genellemedir ve bu da yanlıştır.” Bir de şu var: “İstisnalar kaideyi bozmaz, yalnız çoğalırsa kaide olur.” Ana-baba-oba arasındaki bu sevgi ya da öfke geçişi nasıl gelişmiştir bilemiyorum ama babalara naçizane bir tavsiyem olacak: Baba-evlat hukukunu “gece hocasının” telkinleri ile bozmayınız. Zira bu hem evlatta çok derin izler bırakıyor hem de siz kendinize geldiğinizde kalıcı sizde kalıcı pişmanlıklar.

Son olarak bağlamdan kopuk olsa da aynı kelimeler geçtiği için rahmetli annemden işittiğim bir başka sözü kaydetmek istiyorum: “Baba, oba.” Siz bun “Baba, oba(dır).”, “Baba, yabancıdır.” gibi anlayınız. Zira bağlam olarak tam da “babanın asla annenin yerine geçemeyeceği, annenin evladından vazgeçemeyeceğinin vurgulandığı” bir sohbetin arasında söylenirdi bu atasözü.

Allah her ikisinin de yokluğunu göstermesin, ölenlere rahmet kalanlara sağlıklı uzun ömürler versin.

Veselâm.

Mustafa KAYIHAN
Çakırlar, Yenimahalle-ANKARA
20.08.2023

Yorumlar kapatıldı.